- gönlünü almak
- v. conciliate, appease, blandish, coax, mollify, placate, propitiate, soften
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
gönül (veya gönlünü) almak — 1) sevindirmek 2) kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı... T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almak — 1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak Soluk aldığı bile hissedilmiyor. R. N. Güntekin 2) dinlenmek Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül … Çağatay Osmanlı Sözlük
anmak — i, ar 1) Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, zikretmek, hatırlamak Onun bu fedakârlığını her yerde, her zaman minnetle anacağım. P. Safa 2) Bir sözü ağzına almak Hastalığın adını anmaktan korkuyor. 3) i, le Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük